İlk Görüşmede Neler Olur? Terapi Süreci Nasıl Başlar?

Terapiye ilk kez başlamak, birçok kişi için heyecan verici olduğu kadar belirsizliklerle dolu bir süreçtir. “İlk görüşmede ne olur?”, “Her şeyi anlatmam gerekir mi?”, “Terapist beni nasıl değerlendirir?” gibi sorular, bu sürecin doğal bir parçasıdır. Oysa ilk seans, cevabını bildiğiniz sorulara değil, daha önce kendinize sormadığınız sorulara alan açan bir karşılaşmadır.
İlk görüşme genellikle 50 dakika ile 60 dakika arasında sürer. Bu oturum, bir değerlendirme seansı niteliğindedir. Terapist, sizin yaşam öykünüz, mevcut zorluklarınız, geçmişte yaşadığınız önemli olaylar ve terapi sürecinden beklentileriniz hakkında sorular yöneltebilir. Ancak bu, bir sorguya çekilme ya da performans gösterme alanı değildir. Terapistin amacı, sizi anlamaya, sizinle güven temelli bir ilişki kurmaya ve size en uygun terapi planını oluşturmaya yöneliktir. İlk seans; terapi hedeflerinin belirlenmeye başlandığı, ihtiyaçların anlaşılmaya çalışıldığı ve sürecin nasıl yapılandırılacağına dair temel bilgilerin paylaşıldığı bir başlangıçtır.
Bu noktada terapötik ilişki kavramı öne çıkar. Araştırmalar, terapideki en güçlü iyileştirici faktörlerden birinin “terapötik ittifak” olduğunu ortaya koymaktadır (Norcross & Lambert, 2018). Terapötik ittifak; terapist ve danışan arasında kurulan güvene dayalı, iş birliğine açık ve karşılıklı saygı çerçevesinde gelişen ilişkidir. Bu ilişkinin temeli ise danışanın kendini güvende, anlaşılmış ve yargılanmadan kabul edilmiş hissetmesidir. Bu yüzden ilk görüşmede anlatmak istemediğiniz bir şeyi paylaşmak zorunda değilsiniz. Terapi süreci sizin hızınıza göre şekillenir.
Danışanların birçoğu, ilk seansa giderken “Her şeyi baştan sona anlatmalı mıyım?” ya da “Bu kadarını paylaşmak için hazır değilim.” gibi içsel gerilimler yaşayabilir. Ancak iyi yapılandırılmış bir terapi ortamında, danışandan hemen derin konulara girmesi beklenmez. Çünkü terapide esas olan sadece “anlatmak” değil, birlikte anlamlandırmak ve keşfetmektir. Terapist bu süreçte, danışanın kendi içsel ritmine saygı duyar; zorlandığı yerlerde alan tanır ve ihtiyaç duyduğunda duygularına eşlik eder. Bu, terapötik sürecin hem etik hem de insani yönüdür.
İlk seans, yalnızca “sorun” odaklı değil, aynı zamanda “kişiyi bütünüyle görmeye” yönelik bir zemindir. Danışanın güçlü yanları, baş etme becerileri, yaşamında işlevsel çalışan tarafları da terapi planının bir parçasıdır. Bazen, terapötik sürecin en dönüştürücü adımları ilk seansta değil, bu güvenli ilişkinin zamanla geliştiği alanlarda atılır. O yüzden acele etmeye gerek yoktur. Terapi, bir yarış değil, bir farkındalık yolculuğudur.
Unutulmamalıdır ki, her terapi süreci kendine özgüdür ve tek bir biçimde ilerlemez. Danışan ve terapist arasında kurulan ilişki, bu sürecin seyrini belirler. İlk görüşme, çoğu zaman bir cevabın bulunacağı değil; doğru soruların sorulmaya başlandığı yerdir.
Kaynakça:
Norcross, J. C., & Lambert, M. J. (2018). Psychotherapy relationships that work: Evidence-based responsiveness. Oxford University Press.
Bordin, E. S. (1979). The generalizability of the psychoanalytic concept of the working alliance. Psychotherapy: Theory, Research & Practice, 16(3), 252–260.
Horvath, A. O., & Greenberg, L. S. (1989). Development and validation of the Working Alliance Inventory. Journal of Counseling Psychology, 36(2), 223–233.