Terapi Neden Zaman Alır? Hızlı Çözüm Değil, Kalıcı Dönüşüm

Terapi Neden Zaman Alır? Hızlı Çözüm Değil, Kalıcı Dönüşüm

Terapiye başlamak cesaret ister. Ancak belki de bundan daha fazla cesaret isteyen şey, süreci sabırla sürdürebilmektir. Birçok danışanın ilk seanslardan sonra sorduğu ortak bir soru vardır: “Kaç seansta düzelirim?” Bu soru, aslında insanın doğal bir ihtiyaçla, acısını bir an önce hafifletme arzusunu yansıtır. Fakat terapi, çoğu zaman hızlı bir çözüm değil, kalıcı bir dönüşüm sürecidir.

Her bireyin terapi süreci birbirinden farklıdır. Çünkü hiçbir yaşam öyküsü diğeriyle aynı değildir. Her bireyin travmaları, bağlanma örüntüleri, inanç sistemleri, başa çıkma biçimleri ve duygularla kurduğu ilişki kendine özgüdür. Bu nedenle kaç seansta “iyileşileceği” sorusuna verilecek net bir cevap yoktur. Bu belirsizlik ilk başta zorlayıcı gelebilir, ancak sürecin kişiye özel olduğunu bilmek aynı zamanda güven vericidir.

Terapi, bir binanın temelden yeniden inşası gibidir. Çatıyı hızlıca tamir etmek mümkün olabilir ama çürümüş temelleri görmezden gelerek kalıcı iyilik hali sağlanamaz. Özellikle uzun süredir devam eden duygusal problemler, erken dönemden gelen inanç kalıpları ya da geçmiş travmalar söz konusu olduğunda, bu katmanlara bir anda ulaşmak mümkün değildir. Çünkü insan zihni ve ruhu, kendini korumak için savunma mekanizmaları geliştirir. Terapi ise bu savunmalarla temas eden, danışanın kendi iç dünyasına yavaşça yaklaşmasına alan tanıyan bir süreçtir.

İlk seanslarda genellikle danışan kendi yaşadığı sıkıntıyı anlatır. Ancak zamanla bu sıkıntının ardında yatan daha derin duygular, örüntüler, çocukluk yaşantıları ya da inançlar açığa çıkmaya başlar. Bu katmanlara ulaşmak zaman alır. Danışan ve terapist arasındaki güven ilişkisi geliştikçe, kişi kendine dair fark etmediği yönlerini görmeye başlar. Yani asıl iyileştirici süreç, seans sayısından çok, o seanslarda kurulan içsel temasla ilgilidir.

Psikoterapi literatüründe “terapötik ittifak” olarak adlandırılan danışan-terapist iş birliği, sürecin etkili olmasındaki en önemli faktörlerden biridir (Akt. Çankaya & Gökçakan, 2019). Bu bağ, zaman içinde gelişir. İyileşme ise çoğu zaman bir “an”da değil, süreç boyunca oluşan küçük içsel adımların toplamında gerçekleşir.

Bazı problemler için kısa süreli danışmanlık yeterli olabilirken (örneğin belirli bir karar süreci, sınav kaygısı gibi), kimlik, bağlanma, travma gibi konularda uzun vadeli ve derinlemesine bir çalışmaya ihtiyaç duyulur. Yani terapide süre, çalışılan konunun niteliğine göre şekillenir.

Terapinin zaman alması, bir zayıflık ya da başarısızlık değil; dönüşümün derinliğine duyulan saygının göstergesidir. İnsan kendini, yıllarca kurduğu zihinsel ve duygusal yapıları bir çırpıda değiştiremez. Ama düzenli bir içsel çalışmayla, her seans bir tuğla gibi yerini bulur ve kişi kendi iç evini yeniden inşa etmeye başlar.

Terapideki dönüşüm hızla değil, derinlikle ilgilidir. Kökten değişim zaman ister.

Terapi süreci hakkında daha fazla bilgi almak veya ilk adımı atmak istersen, benimle iletişime geçebilirsin.

 

Kaynakça

  • Çankaya, B. Y., & Gökçakan, N. (2019). Psikoterapötik İttifak: Terapi Sürecinde Güçlü Bir Değişim Etkeni. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 9(52), 185-200.
  • Gençtan, E. (2018). Psikodinamik Psikoterapiler. Remzi Kitabevi.
  • Yalom, I. D. (2003). Psikoterapiye ve Hayata Dair. Kabalcı Yayıncılık.

İlginizi Çekebilir